Gürül gürül akan bir ırmağın kenarında ,
Bir dolup bir boşalan , döndükçe varolan, varoldukça dönen bir dertli dolap sanki hayat...
Öyle ya hiç durmadan akan bir ırmağının kenarında dağlardan, derelerden kopup gelen kimi zaman çamurlu kimi zaman berrak kimi zaman buz kesmiş kimi zaman ılık suyu haznesine alıp bir süre döndükten sonra tekrar kaynağına yani ırmağa bırakan dertli dolap gibi hepimiz.
Bizde hayat denen bu ırmağın içerisinde delice dönen birer su değirmeni kimi zaman o ırmaktan dalıp çıktığımızda sırtımızda hüzün kimi zaman sevinç kimi zaman huzur kimi zaman gözyaşı nasibimize düşen. Her kavuşmanın ardından haznemize yani kalbimize beynimize ruhumuza aldığımız duygu düşünce ne ise onunla bir tur dönüp , o duyguyu taşıyıp hayat ırmağına bırakıyoruz Hatıra Denizine akmak üzere her dönüşte bazen iniltiler bazen sevinç çığlıkları bazen ahlar bazen eyvahlar duyduğumuz tıpkı dertli dolabın insanları kendinden geçiren devaran sesi , gıcırtıları gibi.
Bu hayat ırmağında Nasibime düşen duygu ne ise bugüne kadar bende hep onu yaşadım bıkmadan yorulmadan. Asla pişmAn olmadım. Bildimkim ben sadece. Irmağın akışında dönen bir varlık varlığım devam ettikçe bir dalıp bir çıkacağım bu ırmağa ve aldığım suyu kendim seçmeden o ne sunduysa sineme alıp taşıyacagım ayrılık vaktş gelinceye kadar tekrar hayatın akışına bırakıp hatıra denizine yolcu edinceye kadar.
Gün gelip suyun hızına gücüne nemine soğuğuna dayanamayıp çürüyüp kopana kadar.......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder