Bir kücücük minibüsün içinde yanımda sen ve sana dayanmanın verdiği o çok özlediğim güven duygusu ineceğimiz yeri şehrin o zamanki en yüksek binası 8 yada 9 katlı adı "GÖKDELEN " i merakla incelerken hep orada inerdik .
Sen genç , ben çocuk ve elinden tutupta yürüdüğümde çığlık çığlığa kırlangıçlar uçardı bilmem kaç bin yıllık eski yaşlı Kale'nin burçlarında ve gözlerim onlarda hayallerim gibi uçuşlarını izlerdim.
Şimdi oradan geçiyorum yine bilmem kaç bün yıllık eski yaşlı kale hala orada , kırlangıçlar hala çığlık çığlığa ama elim boş, kalbim hüzünlü, hani sen gençtin ben çocuk....
Hayallerim gibi uçuşan kırlangıçlar , hatıralar gibi uçuşuyor artık ve sen yoksun. Aynı yolu geçip giderken içimdeki umutlar kadar küçük kalmış gökdelenin önünden geçip gidiyorum öylesine mahsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder